Archive for the ‘Tribün’ category

Haftasonu Tribün Manzaraları #2

Şubat 10, 2009

Adana Demirspor – Denizli Bs.

ads_dbs001

ads_dbs01

ads_dbs02

Çorumspor – Mersin İdman Yurdu

corum_miy00

corum_miy01

corum_miy02

KDÇ Karabük – Manisaspor

kdck_manisa01

kdck_manisa02

Zeytinburnu SK – İstanbul SAŞzeytin_ist01

Trabzonspor – MKE Ankaragücü

ts_mkeag00

Samsunspor – Karşıyaka SK

samsun_ksk001

samsun_ksk01

samsun_ksk021

samsun_ksk03

Tarsus İdman Yurdu – Bucaspor

tiy_buca00

tiy_buca01

Bafra Bs. – Göztepe

bafra_goztepe00

bafra_goztepe01

Hacettepe SK – Eskişehir

hacet_esese01

Haftasonu Tribün Manzaraları #1

Şubat 4, 2009

Eskişehir – İBB

eses_ibb

Ankaragücü – Konya

mkeag_konya1

Mersin İdman Yurdu – Tokat

miy_tokat1

Alanya – Adana Demirspor

alanya_ads

Giresun – Samsun

grs_smsn04

grs_smsn02

Kocaeli – Gençlerbirliği

ks_gbsk

Ankara Demirspor – Bafra

aks_bafra

Göztepe – Hatay

goz_hatay1

Karşıyaka – Altay

ksk_altay011

ksk_altay02

ksk_altay03

Tezahürat Evrimleri #3

Aralık 4, 2008

FC United maçları beddua töreni edasında geçiyor. Hedef tabi ki Malcolm Glazer. Bir de “Glazer ölünce parti vereceğiz” bestesi var ve “tutkumuzu aldık FC United’ı desteklemeye gittik” diyor artık Old Trafford’a pek uğramayanlar…

The Smiths – Girlfriend In a Coma

FC United of Manchester

Peki Ya Meşale?

Kasım 17, 2008

İtalya”da, Raciti ve Sandri’nin ölümlerinin ardından futbol sahalarına çok ciddi yasaklar gelmişti. Davullar yasak, megafonlar yasak, uygun görülmeyen içeriği olan Boys San, Brigate Rossonere gibi tarihi pankartlar yasak, sopalı pankartlar ve kareografiler için eskizle 7 gün önceden karakola gidip izin almak gerekiyor. Peki ya meşaleler? Onlar zaten yıllardır yasak. Ancak dinleyen kim? İşte bir tanesi Olimpico tribünlerine doğru süzülüyor. Maçtan önce 8 taraftar birbirleriyle değil, polisle çıkan çatışmalar sonucu gözaltına alındı. Şiddete son naralarıyla tribünlere saçma sapan yasaklar getirmek pek bir şeyi değiştirmiyor gördüğünüz gibi. Tribün şiddetine son vermek için dahiyane bir kararla 19 Mayıs’ta pankartları yasaklayan Ankara emniyetine saygılarımızla…

Yüksek Sosyete

Kasım 17, 2008

leazes

Newcastle United taraftarları Toon Ultras’ın gizli “curva“sı Leazes Köşesi’nden bir kare. Gerçekten yüksek, üstelik rakip taraftarın hemen yanı. Newcastle Untied yönetimi, resmen olmasa da fiilen taraftar gruplarına tribünü açan ilk Premier lig kulübü oldu. Ancak onlarınki de biraz arka kapıyı açık bırakmak olmuş…

Başınız Sağolsun

Kasım 17, 2008

1

BEKO Basketbol Ligi’nde, Bandırma’da bu akşam oynanan Banvitspor- Pınar Karşıyaka maçını izlemek için otobüslerle yola çıkan bir grup Karşıyakalı taraftar, bugün saat 15.00 sıralarında Balıkesir girişinde, Polis Meslek Yüksekokulu karşısındaki İbrahim G.’ye ait akaryakıt istasyonunda mola verdi. Burada Karşıyakalı taraftarlarla tesis görevlileri arasında henüz bilinmeyen nedenle tartışma çıktı. Tesis sahibinin oğlu 22 yaşındaki Ertuğ G. ile market görevlileri Bilal B. ve Hakan G. ile taraftarlar kavgaya tutuşunca tesisin camları ve akaryakıt pompaları hasar gördü.

1 ÖLÜ, 3 YARALI

Olaylar çığırından çıkarken eline pompalı tüfek alan Ertuğ G., Karşıyakalı taraftarlara ateş açtı, 4 taraftarı yaraladı. Ağır yaralanan Pınar Karşıyaka takımının taraftarı, Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi Özgür Soylu, olay yerinde yaşamını yitirdi. Diğer 3 yaralı ise hastaneye kaldırıldı.

Özgür Soylu’nun cesedi, Balıkesir Devlet Hastanesi morguna kaldırılırken, olayla ilgili soruşturma başlatan jandarma dinlenme tesisinde geniş güvenlik önlemleri aldı. Dönüş yolunda tekrar olay çıkmasını önlemek için tesisin ışıkları da söndürüldü.

Jandarma ekipleri, olaylara karıştığı belirlenen çok sayıda taraftarla, tesis sahibi İbrahim G. ile silahı ateşleyen oğlu Ertuğ G.’nin aralarında bulunduğu tesis çalışanlarını gözaltına aldı. Soruşturma başlatılırken, taraftarların dinlenme tesisinde yağmaya kalkıştığı iddia edildi, ancak taraftarlar böyle bir durumun sözkonusu olmadığını söyledi.

“CAMİAMIZIN BAŞI SAĞ OLSUN”

Bir taraftarın ölümü Pınar Karşıyaka taraftarlarını yasa boğdu. Banvitspor’a 100- 91 mağlup olan Pınar Karşıyaka’nın antrenörü Ayhan Kalyoncu maçtan sonra yaptığı açıklamada, Balıkesir’de bir taraftarın pompalı tüfekle öldürülmesinden büyük üzüntü yaşadıklarını söyledi, “Maça gelen bir seyircinin hayatını kaybetmesi Türk sporu adına çok kötü bir olay. Tüm camiamızın başı sağ olsun” dedi.

Balıkesir’deki olay nedeniyle Banvit- Pınar Karşıyaka maçının oynandığı Kara Ali Acar Spor Salonu’nun önünde jandarma ve polis geniş güvenlik önlemi aldı. Karşıyakalı taraftarları olayı öğrenince topluca maçtan ayrılarak Balıkesir’e gitti.

Banvitspor Antrenörü Selçuk Ernak da “Olaylarda fazla bilgim yok. Spor seyretmeye gelen sporun parçası olmak isteyen birinin ve bir takımın böyle bir acıyı yaşaması ciddi bir olay” diye konuştu.” (hurriyet.com.tr)

Söyleyecek çok şey var ama şimdi değil…

Allah rahmet eylesin.

Taraftarlığı Öldüren Loca Kültürüdür

Kasım 13, 2008

alperturgut013

Gazeteci Alper Turgut’un çok da bilinmeyen yönlerinden biri Fenerbahçeliliği. Son yıllarda konforun artmasıyla stadın yolunu tutanlardan değil. 80’lerde açık tribüne vuran güneşi sırtına, Fenerbahçe Stadı’nın meşhur rüzgarını yüzüne yiyenlerden. Birkaç yıldır Saraçoğlu’nda artarak devam eden atmosfer kaybından birçok tirbüncü gibi o da rahatsız.  Galatasaray galibiyetinin ertesinde, birebir yaşadığı 20 yıllık tribün sürecini ve Kadıköy’de taraftarlık kültürünün yavaş yavaş yokoluşunu tüm samimiyetiyle paylaştı.

-Haftasonu tribünler muhteşemdi. Ancak bu tip atmosfer büyük maçlar dışında pek yaşanmıyor. Bunun sebepleri nelerdir?

Dediğin gibi sadece büyük maçlarda yaşanıyor, geri kalan zamanda taraftar oturuyor. 80’lerde bir amigo kültürü vardı. Böylece herkes tezahüratlara katılırdı, ve insanlarda bir taraftarlık anlayışı var ki. Geceden gidilir, ertesi güne kadar beklenilir, kuyruğa girilirdi. Son maçta ben mesela 6 40’ta girdim stada. Eskiden saatlerce gişenin önünde beklerdik. Orada kavgalar olur, araya kaynak yapmak isteyenler olurdu. Ancak sıranı korumak zorudasındır.

fenernostalji01

-Tabii bu arkadaşlığı da pekiştiren birşey.

Elbette, maçlara geceden gidilir, Yoğurtçu Parkı’nda ateşler yakılırdı. İçkiler içiler, sohbetler edilir, yerlerde yatılır, herkes yattığı yerden tezahürat yapardı. Orada bir şekilde herkes birbirine güvenirdi. Arada polis gelip kimlik kontrolü yapardı. Biliyorsun o zamanlar stad yarı yarıya. Ertesi gün 15 bin Galatasraylı ya da Beşiktaşlı Kadıköy’e gelecek. Öyle olunca polis kordonu filan da olmuyor, vapurla otobüsle herşeyle geliyorlar ve her yerde kavga çıkabilir. Orada bir eşitlik var. Şimdi rakip seyirciyi tribün dışında görmüyorsun zaten. O zaman da 15 bin kişiye 15 bin girilmezdi tabii. Tribün kovalayanlar birbirine girer, onun dışında normal maç izlemeye gelenler çoluğunu çocuğunu da getirirdi. Ancak kadınlar pek gelmezdi. Belki kapalı tribüne filan. Açıkta ise gündüz maçı hava sıcak herkes üstünü çıkarır. Kadınların gelebileceği bir ortam değildi.

-Sen başından beri Kadıköy’de açık tribünde miydin? İnönü döneminde mi maça gitmeye başladın?

İnönü’de yoktum, Fenerbahçe Stadı’nda başladım. Açığı 2000’e kadar terk etmedim. Orası daha bir keyifliydi. Yaşımız genç zaten, para da yok. Zaman zaman bilete para da vermezdik. O zaman şimdiki gruplar yok, sadece Fenerbahçe taraftarı var. Antremanlar Dereağzı’nda seyirciye açık, ilerdeki lunaparka gidersin Müjdat çekirdek çitliyordur ya da Arap İsmail’i görebilirsin. Şimdiki gibi yıldızlık yok. “Müjdat Abi nasıl olcak” dersin, “yeneceğiz” der. Böyle herkesin içiçe olduğu bir durum. Sadece takım ve taraftar var.

fenernostalji04

-Fenerbahçe o zamanlar bir semt takımıydı diyebilir miyiz?

Karşıdan da gelenler vardı. Beşiktaş Çarşı gibi bir örgütlenme oluşmadı. Çünkü Kasımpaşa’dan gelen sağlam gruplar vardı. Zaten grup isminden oluşan bir ayrışım da yoktu. Ya Fenerlisin ya Fenerlisin, ama herşeyden önce taraftarsın. Yağmurda ıslanırsın, güneşte yanarsın, cop yersin, kavga edersin, bağırırsın. Benim o sürecim Güven Sazak dönemine kadar sürdü. Ondan sonra kurt başları filan işin içine girince futboldan soğudum. Taa 2000’e kadar. Futbolun içinde her zaman siyaset vardır ama Fenerbahçe bunu kaldıracak bir camia değil. Her türlü adam vardı. Şimdi sırf zenginlere hitap eden bir kulüp var ki o daha felaket.

-Peki son yıllardaki taraftar profili nasıl oluştu?

Fenerbahçe’nin bulunduğu yer itibariyle hitap ettiği bölge zaten maddi durumu belli düzeyde olan insanlardı. Önceden taraftarı aşağılayan bu insanlar, son yıllarda staddaki konforun artması sayesinde maça gelmeye başladılar. Belki de futbol taraftarının anlamının içini boşaltan şey loca kültürüdür. Mesela tribüne alkollü girmek yasaktır ama locada içebilirsin. Böyle insanlar eşini dostunu da getirmeye başladı. Kadınların gelmesi ve bilet fiyatlarındaki artış bir süre sonra taraftar arasında gruplaşmayı arttırdı.

-Fenerbahçe tribünlerinde çok grup var.

Evet çok var, bu da şundan kaynaklanıyor. Fenerbahçe son yıllarda çok büyüdü, futbol kulübü olmaktansa marka olma telaşına düştü. Böylece kafayı sağa sola çeviren, beğendiği hareketi alkışlan, beğenmediğini ıslıklayan bir seyirci kitlesi oluştu. Bunlara taraftar demek mümkün değil. Ben bunları Wimbledon Tenis Turunvası’nda en süslü kıyafetleriyle gösteriş yapan İngiliz soylularına benzetiyorum. Sonra tüm kulüplerde olan resmi ürün alma modası çıktı, Kravatından saatine kadar. Adam diyor ki “sen bunları al, ben de sana yıldız getireyim“. Anelka’yı Ortega’yı izlemek bazılarının işine geldi, bu sefer savaşçı futbolcular yok oldu.

-Zaten bunu benimseyenler artık taraftar değil müşteri oluyor.

Tabii artık taraftar kültürü yok, müşteri var. Sen ne kadar para verirsen sana o kadar özen gösteriliyor. Kast sistemine benzedi iş. Artık taraftar ıslanmıyor ya da üşümüyor.

fenernostalji05

-Böyle bir konforun olması kötü değil ama bunun sınıf farkı yaratması kötü.

Ama şimdi şöyle birşey var. Tüm dünyada kale arkaları en çok bağıran tribündür değil mi? Bu kadar konforlu yapınca kale arkası için de maç başına 65 YTL isteme hakkını kendilerinde görüyorlar. Bu fiyat tribünü sürükleyecek öğrencilerin ve gençlerin verebileceği bir meblağ değil. Çoğu zaman deplasman seyircisinin sesi daha çok çıkıyor. Çünkü oraya bağıracak adam gidiyor. Daracık alanda tek bir vücut gibi hareket ediyorlar. İşte taraftar dediğimiz şey o. Artık sağlam deplsman da azaldı. Bak Galatasaray Bursa’da Eskişehir’de yenildi. Fener berabere kaldı. Niye? Çünkü orada ateşli taraftar var. Galatasaray maçında da Fener taraftarı çok etkiliydi. Çünkü o hengamede her iki takım da çok iyi değildi. Bir süre sonra Galatasaray taraftarın baskısıyla ezilmeye başladı. Televizyondan izlenildiği gibi değil. Orada Arda taç atmaya giderken ne küfürler yiyordur. Çünkü maç bu. Ben tahmin ediyorum İngiltere’de de bu böyledir. Ancak bu derbi maçlarıyla sınırlı. Taraftar, taraftar olduğunu derbi maçta hatırlıyor. Onun dışında ertesi hafta kupa maçı var, adam “gelsek mi gelmesek mi” diye düşünüyor.

-Bir de bu maç seçme olayı çıktı.

Eskiden böyle birşey yoktu. Hazırlık maçı da olsa gidersin yenmek için uğraşırsın. Çünkü bu futboldur.

-Senin taraftar gruplarına bakışın nasıl? Mesela Genç FB bazıları tarafından pek sevilmiyor. Ancak tezahüratı sürükleyen de onlar.

O çocuklar biraz kontrol altına alınsalar; tribünün cefasını da onlar çekiyor. Ama büyüklerine saygısızlıkları çok. Mesela adamın biri maça dalmış bağırmıyor. Orada davul çalanlardan biri davulun tokmağını adamın kafasına atmaya çalışıyor. Babası yaşında adama bu hareket olmuyor tabii. O çocuk bağırıyor olabilir ama karşısındaki adam belki 40 yıldır tribüne geliyordur. Bunun dengesini bulmak lazım. Eskiden tribünde abiler vardı. “Çayda dem askerde kıdem” denir ya. Şimdi 15 yaşında çocuk 40 yaşında adama grup psikolojisiyle posta koymaya çalışıyor. Böylece insanlar onlardan soğudu. O çocuklar olacak ama törpülenecek ve saygılı olacaklar. Taraftarlık arsızlaşmak değildir. Kavga edersin, dövüşürsün ama sen kimsenin kafasına davul tokmağı atamazsın. Türkiye’deki yozlaşma tribüne de yansıyor. Bir yazı okudum “dört kadın yanyana gelse kıyamet kopar ama 70 bin erkek birarada maç izleyebilir” diye. Erkeklik kültüründe böyle birşey var. Gol anında hiç tanımadığın biriyle sarmaş dolaş olabilirsin. Ancak bu böyle giderse taraftarlık biter. 3 – 5 sene sonra insanlara Digitürk daha mantıklı gelebilir. Ya da Amerikan filmlerindeki gibi “hava güzel, kız arkadaşımı da alayim maça götüreyim” diyen tipler artabilir. Orada taraftarlık yok, eğlence var. Şimdi adam benim formama bakıyor, “yeni forma almadın mı?” diyor. “Bu da forma birkaç sene önce aldım” diyorsun, bu sefer burun büküyor. Seni bununla küçümsüyorlar düşünebiliyor musun? Yeni forma aldığında arkadaşına gösteriyor çocuk gibi. Ama alamayan var. Onu gördüğünde de “ama bu çakma” diyor.

-Bu Bağdat Caddesi’nde çok olan bir davranış türüydü. Sanırım stada kadar geldi.

Geldi evet. Kombineye 1.5 milyar vermek herkesin harcı değildir. Dünle bugün arasında büyük uçurum var. yarın ne olacak belli değil. Belki diyecekler ki “paran varsa taraftar ol, yoksa olma“.

-Bu biraz da Premier Lig’den başlayan bir süreç, belki çok güzel bir futbol var ama taraftarlık kültürü ölüyor.

Evet ama hala Güney Amerika’da, İtalya’da ya da İspanya’nın bir kısmında ateşli taraftarlar var. Rus zenginler ya da Arap şeyhleri şimdi İngiliz kulüplerini alıyor. İlerde İtalya ve İspanya’ya  da el atarlarsa burada da benzer şeyler yaşanacak. Ben sinemayı severim ama tiyatroyu sevmem. Çünkü orada ses çıkaramazsın, çekirdek çitleyemezsin. Futbol öyle değil. Taraftar olduğu zaman işin aktörlerinden birisin.

alperturgut02

-Anlattığın değişim belki de en büyük sorumlusu Aziz Yıldırım. Onun hakkında ne düşünüyorsun?

Çoğunlukla iyi şeyler düşündüm, hala da düşünmek istiyorum. İlk geldiği zaman kimse onu protesto etmiyordu. Hatta birçok deplasmanda Aziz Yıldırım kavgalara müdahale ederdi. Şimdi o süreçten gelip gruplarla kanlı bıçaklı olmuşlar. Ancak bu adamlar nasıl palazlandı. Taraftar hep başarı istedi. stadı sevdiler, Fenerium’u sevdiler, ama hep başarı istediler. Federasyon Kupası’nın en son kaç yılında kazanıldığını staddaki birçok taraftar hatırlamaz. Yıldırım önceleri tek adam değildi, sonra tek adam pozisyonuna geçti. O yüzden insanların sevgisi de nefreti de tek başına göğüsleyebileceği bir olay.

-Bu sene taraftar grupları dışında Azizi Yıldırım’ın yarattığı taraftar profilindeki insanlar da kendisini protesto etti.

Tabi ki. Şimdi futbol da amaç nedir? Galibiyet onun anlamı da gol. Eto’o dersin, Guiza gelir. Xabi Alonso’dan, Senna’dan bahsedilir Josico, Maldonado gelir. Fenerbahçe taraftarı da Ortega’lara, Anelka’lara alıştı ya bir süre sonra “ya siz ne vaad ettiniz” diyerek eleştiriyorlar. Onların ki galibiyet gelince geçer. Tepkileri şımarıklık. Aziz Yıldırım’ın kredisi daha çok, onu görüyorum. Birileri protestoya başladığında başka bir yerden hemen ıslıkla susturmaya çalışılıyor.

Derbi

Kasım 9, 2008

Tarafsızlara yer yok…

kmithatpasa

Bizim de Zamanımız Gelecek…

Kasım 4, 2008

Haftasonu Old Trafford’da iki Manchester United taraftarı maç sırasında tribünden dışarı çıkarıldı. Sebep, yasak olmasına rağmen ısrarla ayakta maç izlemeyi sürdürmek. Taraftarların daha sonra kombine biletleri iptal edildi. Premier Lig’de ayakta maç izlemek, kazanılması gereken bir hak. Birçok taraftar bunun için binlerce pound ödeyerek sahip olduğu kombine biletinin iptal edilme tehlikesini göze alarak ayakta durmayı sürdürüyor. Bu konuda en başarılıları ise Manchester United, West Ham Newcastle United, Tottenham ve Aston Villa taraftarları. Bu takımların maçlarında her an sarı giysili “steward“ları ayakta duranları tespit ederek operasyona kalkışırken görebilirsiniz. Aslında Hillsborough faciasından sonra hayata geçirirlen uygulamadan kimse memnun değil. Ancak taraftarlar dışındakiler eleştirilerini yüksek sesle söylemekten çekiniyor.  Geçen sezon United’la Celtic arasındaki maçta muhteşem atmosferden çok etkilenen Alex Ferguson benzer atmosferin neden haftasonu yaratılamadığını sorgulamıştı. Premier Lig’de ayakta maç izlemenin yasak olduğu aklına gelmiş midir bilemem, ama o zaman ortada büyük bir çelişki var. Çünkü Hillsborough’un bir daha yaşanmaması için yapılan bu uygulama gerçekten amacına uygun olsaydı tüm maçlarda uygulanması gerekmez miydi  Galiba işin aslı pek öyle değil. Görünen o ki insanların gruplaşmasının ve holiganizmin ülke ve tabii otorite için ne büyük bir tehlike olduğunu gören yetkililer Hillsborough’yu fırsat bilmiş ve ayakta maç izleme yasağı getirerek insanların grup oluşturup stadlarda kendilerine ait otonom bölgelerini yaratmasını engellemek istemiş.  Hatta 96 arkadaşını Leppings Lane’de bırakan Liverpool taraftarına göre işin içinde facianın boyutlarını arttırmak için yapılan bilinçli ihmalkarlık da var. Tüm bu yazdıklarımdan sonra bile “ne var ki bunda madem yasak oturup maçlarını izlesinler” diyebilirsiniz. Ancak kimileri için de stada gidip gırtlağı patlayıncaya kadar takımını desteklemek dahası yıllarını geçirdiği tribünündeki kültüre sahip çıkmak bir ölüm kalım meselesi. Hele bir de bu kültür üzerine vip locası gibi şeyler inşa edilirse zıvanadan çıkmamak elde değil. Ancak İngilizler zıvanadan çıkmak yerine iki geniş çaplı oluşum Standupsitdown ve Football Supporters Federation etrafında örgütlenerek tribünlerinin kendilerine iade edilmesi için kamuoyu oluşturmaya çalşıyorlar. Liberal Demokrat Parti ayakta maç izlenen tribünlerin geri dönmesi için taraftarlarla ortak çalışma başlattı.  Önerilen ise tıpkı Almanya’daki gibi “safe standing” tribünleri oluşturmak ve her kesimden insanın maçları izlemesini sağlamak. Hükümet, geçen yıl İtalya’da yaşanan olayların da etkisiyle girişimi kabul etmiş değil. Ancak böyle giderse güvenlik güçleri ve taraftarlar arasındaki mücadelede çok daha büyük olaylar yaşanacak. Tüm yasaklara karşın İngiltere’de taraftar oluşumları gözle görülür bir şekilde artıyor. Bu oluşumlar, holiganizmle bağdaştırılmamak için eylemlerinde şeffaflığa büyük önem veriyor. Newcastle United’ın Toon Ultras grubu içlerinde en organize olanı. Kulüp bu sezon başında kendilerine resmi olarak St. James Park’ın Leazes 7 köşesini ayırdı. Manchester United’ın oluşumu Stretford End Second Tier Commandos Old Trafford’daki yasaklar sebebiyle henüz isim olarak ön planda değil, ama Villa Park’ın Holte End’in mesken tutan Aston Villa taraftarlarıyla birlikte takımı en iyi destekleyenler olarak biliniyor. Liverpool’un Kop’u zaten Avrupa maçlarında ve büyük maçlarda takıma en iyi destek veren tribünlerden.  Bu desteği tüm sezona yaymak için geçen yıl Spion Kop Ultras faaliyete geçti. Arsenal’in Redaction grubu ise henüz Emirates’de pek aktif değil. Her ne kadar bir ismi olmasa da West Ham United taraftarları maçları en çok ayakta izleyen taraftarlar. Sayıları bazen 10 bini bile buluyor.

Taraftar etkisi #1

Kasım 3, 2008

Amca sıkı bir Cruz Azul taraftarı…